- ÂDEM DEDE KİMDİR ?
- ŞAİRLİĞİ
- GAZEL
- İLAHİ
- VEFATI
- VELED ÇELEBİ MECMUASINDAN
- ÖLÜMÜNE İLŞKİN YAZILAN ŞİİRLERDEN
ÂDEM DEDE KİMDİR ?
Mevlevî Şeyhi ve şair,Mesnevî şarihi (açıklayan) .Mesnevî’yi açıklayıcı ve yorumlayıcı olarak ünlenmiş mutasavvıf.Hayırseverliği,kitaplara,hatta iktidarlarına tanıklık ettiği padişahlardan IV. Murat’la bir anekdota konu olmuş,bir Allah ve edebiyat adamı. Mevlevî semaı gibi aldığını,harcamadan halka,yoksula,yaratılana,yaratandan ötürü veren elin sahibi güzel insan.
Devrinin koşulları kavrandığında,gerek şairliği ve gerekse Kadızadeler yada Fakılar denen yobaz hareketine karşı duran ve her türlü bağnazlığa karşı çıkan aydın bir sufî. Adem Dede’nin din ve tarikat anlayışında,türbe,ermiş veya veli gibi ölü yada diri din ulularını aracı kılarak Allah’tan niyaz dilemek,yada vehhabî anlayış içerisinde,İslâm’ın ilk günlerindeki ilkel Arap yaşam tarzını onaylamak yoktur.Peygamberimizin,yaşadıkları dönemlerde gelip ortamı görseydi,o bağnaz kafalardaki kulakları şiddetle çekeceğini ifade eder.Dini kuralların saf,kimseyi incitmeyecek hoşlukla uygulanmasından yanadır.Hiç içki kullanmamış,tütün içmemiştir,ama o ortamlarda bulunmuştur.Her türlü aşırılığa karşıdır.Yaşadığı dönemin, tutucu yada rint bütün yöneticilerinin saygısını kazanmıştır.
Antalya’dan kopmamıştır.Hep Tekeli Mehmet Çavuş’un oğlu Âdem olarak kalmıştır.Şemsettin Samî Beyin ilk Türk Ansiklopedisi olan “Kamûs-ül Âlâm” ında ,(Cilt I,Sayfa 60) “Âdem Antalî” başlığı ile tanıtılmakta,son paragrafta ;
“En asıl Antalya’lı olup oranın pek zengin ve nüfuzlu bir hanedanına mensup idi.Antalî dendiği gibi,Rumî lâkabıyla dahi maruftur” denmektedir.
Süleyman Fikri Erten’in “ Antalya Livası Tarihi “ adlı eserinde,Antalyadan yetişen ünlüler içinde “Çavuşoğulları” ailesinden olduğu ifade edilerek,bıraktığı vakfın,vakıf senedinin tamamına yakınını,basım hatalarıyla birlikte , kitabına almıştır.
Türkiye Kılavuzu-Antalya İli(Cilt I,Sayfa 345.1946 basımı) ,”Yetiştirdiği büyük şahsiyetler ve milletvekilleri”başlıklı ilk paragrafta ;
“Muharebelerde Tekeli Mehmet Paşa,Mesnevî’nin en muğlâk parçalarını tercüme eden hayırsever ve şair Âdem Efendi,Sultan III. Mehmet zamanında Sadrazam olan Lala Mehmet Paşa……..” denilmektedir.Âdem Dede ve babası Lala Mehmet Paşa’nın Antalya’lılığı tanıtıcı vasıflarında biri haline gelmiştir.
Meydan-Larousse Ansiklopedisinin I.Cildinin “Âdem Dede” maddesinin ilk cümlesi “Antalya’nın Çavuşoğulları adıyla tanınmış zengin bir ailesindendir” diye başlayarak, onun her zaman Tekeli-Antalyalığı kimliğini vurgular.
İstanbul Kültür ve Sanat Ansiklopedisi,Âdem Dede maddesi ; “Şeyh ve Şair. Antalya’da doğdu “ diye başlar.
İstanbul Ünlüleri Ansiklopedisi ; “On yedinci asır şairlerinden ve Galata Mevlevihanesinin en namlı şeyhlerinden; aslı Antalya’lıdır……”Der.
Sadeddin Nüzhet Ergun’un “Türk Şairleri” adlı eserinin ( I.Cilt 2.Sayfasında) ; Âdem” (Dede) maddesinin ilk cümlesi “Antalya’lıdır.” Der.
Türk Ansiklopedisi I.Cilt,128. Sayfasında Âdem Dede maddesi; “Türk şairi. MevlevÎ tarikatındandır.Antalya’da doğmuştur…..Diyerek devam eder.
Sakıp Dede’nin “Sefine-i Nefise-i Mevlevîyan” adlı eseri ile Esrar Dede’nin, “Tezkire-i Şuara-yı Mevleviyye” ve onu özetleyen,Ali Enver’in “Semâ-Hâne-i Edep” adlı eserlerde de âdem Dede’nin aslının Antalya’lı olduğu kayıtlıdır.
Sakıp Dede’den,Meydan –Larousse kadar pek çok eserde Âdem Dede’nin Antalya’lı oluşuna ilişkin alınan tümceler,Âdem Dede’nin Antalya’da bir sokak yada caddeye isminin verilmesi ile ilgili olup her hangi bir tereddütten kaynaklanmamaktadır.
Eli açık bir insan olan Âdem Dede’nin Padişah IV.Murad ile olan bir anısı kitaplarda anlatılmaktadır.Bu konu ile ilgili şair Güftî’nin yazdığı şiirde Âdem Dede için şunları demektedir :
Hep gedâ vaz ü aserverâne reviş
Kâmilân-ı mücerredâne reviş
Dehre salmıştı sâye-i rağbet
İde Hak rûh-i Âdem’e rahmet
Tab’ın ittikçe germ-î sail-i şevk
Fukarayı iderdi mail-i şevk
Olmuş idi idüp hücum muhib
Fukara yoluna idüp derkâr
Nakd-î cânın iderdi hep işar
Metn-i bezle olunca nadire harf
Kendi öz malın iderdi sarf
Bârekâllâh özge hulk-ı hasen
Gitti mülk-î ademde tuttı vatan.
ŞAİRLİĞİ
Âdem Dede’nin şairliğ konusunda devrinin ve daha sonraki şair ve yazarların ortak görüşü,onun kudretli bir şair olduğu yönündedir.Türk edebiyat tarihine, “hece vezni ile şiir yazan ilk Mevlevî şairi” olarak geçmesi,ona ayrı bir bakış getirmiştir.Bir Divanı olduğu ve Antalya Müsellim Camii kütüphanesinde görüldüğü söylenmekte,sonrada kaybından bahsedilmektedir.Bütün araştırmalara rağmen divanına ulaşmak mümkün olmamıştır.
Âdem Dede’nin,hem tasavvuf edebiyatının etkisi altında ilâhiler meydana getirdiğini,hem Divan Edebiyatı tekniği içerisinde çok güzel şiirler yazabildiğini,Türk Şairleri Ansiklopedisinde orijinal sözcüklerle Safayî ; “Azîz-î mumaileyhin terennümât-ı ney pâre-i kalem-i mutâbık-ı usûl-i sofîyâne ve eş’arı-ı hâlet şiarı bi tekellüfü âşıkane”(Değerli adı geçenin,ney ile terennüm edilen-güzel yavaş sesle söylenen-tasavvufi usule uygun yazdıkları ve şairin kolaylıkla aşıklara yakışır bir şekildeki şiirleri) olduğunu söylüyor.
Çağdaş edebiyat tarihçileri de,Safayî ile aynı kanıdadırlar.Çok fazla şiiri bu güne gelmemiştir.Eldeki şiirlerinden bilinenler aşağıya alınmıştır.
GAZEL
Âlemde gam kişiye demadem gelür gider
Âdem mi varki âleme hurrem gelür gider
Bâr-ı belâyı her kişiye çektirir felek
Kim var ki bu cihane müsellem gelür gider
Göz yum cihandan aç gözüni kendü hâlina
Sen göz yumup açınca bu âlem gelür gider
Nerkis meğer ki bildi vefâsızdürür cihan
Bâğın yolunda gözleri pür nem gelür gider
Adem odur ki adını âlemde andıra
Âlemde ad kalur u Âdem gelür gider.
İLAHİ
Derd ehli libâsını aşkile giyen gelsün
Zehrini şeker gibi zevk ile yiyen gelsün
Ol günlerini sâim hem gicelerin kaim
Fakr âteşine daim sabr ile yanan gelsün
Hakika iremez kimse atlas u libâs ile
Öz kendi eli cânına kıyan gelsün
Kal ü kil ile hergiz menzile irişilmez
Kendilik ile olmaz mürşide uyan gelsün
Aldanma sakın Âdem her âline dünyanın
Öz varlığını bunun yokluğa sayan gelsün.
VEFATI
Âdem Dede hacca giderken Mısır’da,Kahire’ye uğrar ve uzun müddet kalır. Kendisine Mısır Hankâhının Şeyhliğini arz ederler.O da Farsça bir beyitle “Artık bizim tekkemiz bundan sonra dâr-ı âhirettir “ diyerek özür diler.Doğum tarihi kesin bilinmemektedir. Kahire’de 1652/53 yılında vefat etmiştir.Ölüm haberinin İstanbul’a geç gelmesi ile ölümüne şair Fevzi “Âdem Dedemiz raks ederek irdi Cinâne” 1064 (1653) diyerek tarih düşüyor.
Âdem Dede öldüğünde,geride kızı Kâmile ile oğlu Seyyid Ahmet’i bırakmıştır.Mezarı Kahire Mevlevîhanesinin bahçesinde olduğunu kaynaklar ifade ediyor.Babası Lala Mehmet Paşa Türk kökenli nadir sadrazamlardan biridir.Sadareti hastalığı nedeniyle 10 gün sürmüştür.Padişah III.Mehmet’in lalasıdır ve Tekeli Mehmet Çavuş olarak tanınmaktadır.Lala Mehmet Paşa’nın altı çocuğundan erkek olan ikisi Mustafa Ağa ile Âdem Dede’yi biliyoruz.Âdem Dede’nin kızı Kâmile Hatunun çocuksuz öldüğü,oğlu Seyyid Ahmet efendinin erkek soyu da âdem Dede’nin kurduğu vakıf sayesinde biliniyo
VELED ÇELEBİ MECMUASINDAN
Eyâğ-ı bâde ile bezme reng ü bû yürüsün
Tehî piyâleleriz sâkıya dolu yürüsün
Şerâb-ı hûn u arak tâb cism-i zarımdır
O rek-be-rek güzer itsün bu mû-be-mû yürüsün
Şemîmi câna vü cânân bâğa azm itdi
Salınsun anda o gülnahl ü bunda bû yürüsün
Zamîri halka-i zikre güzâr imiş yârın
Firâz-ı çenber-i gerdûna hay ü hû yürüsün
Dem-i benefşe-i hatdır mey iç salın ey şûh
Behar geldi nihâl-i cemâle su yürüsün
Sen eyle şehr be şehr âftâb-ı hüsnün fâş
Ümîd-i rüyet ile mâh kÛ-be-kû yürüsün
Hisâr-ı seyr-i sipehr-i murada ey Âdem
Ayak ayak demidir ceyş-i Ârzû yürüsün.
ÖLÜMÜNE İLŞKİN YAZILAN ŞİİRLERDEN
Cenâbı Âdem oldı cânişîn-î hazret-î şârih
Ebûlâbâ-î dervişan olup ol mârifet kânı
İdüp yirmi bir sene anda meşihat kıldı azm-i hac
Diyar-ı Mısır’da menzilgeh itti kurb-î Yezdânı
Görülmüş kayd-ı aklâmında böyle Molla Hünkâr’ın
Gelip Arzî Muhammed nâmına yazıldı fermânı.
İzzet Molla
Mürşid-i râh-ı hüda Âdem efendi kim anın
Hak vücudun mahz-ı rahmet itmiş idi âleme
Niçe müddet nâib-i Molla Celâleddin olup
Virdi ol âyine revnâk tâ gelince bu deme
İtti nâgeh azm-i reh sevdâ-yi Beytullah ile
Tâki varup yüz süre kabr-i Resûl-i Ekreme
Mısr’a vardıkta gelüp menşur-i Lâyestakdimûn
Oldı râzi emr-i Hâk ile kazâ-yi mübreme
Hemcivâr idüp anı Mevla Sâfiyyullah ile
Nâil ide cennet-i â’lâda cây-i hurreme
Her sene rûhı sevab-ı hâce ile memnun olup
Mazhar ola daimâ lûtf-i Hudâ-yi erhame
Gûş idüp didi Nişâri fevtine tarih içün.
1063 (1652) Nişarî